Materyal ve Metot
Bu çalışma prospektif randominize bir çalışma olup 2011 ile 2016 arasında farklı kliniklerde
ama aynı ekip tarafından yürütüldü. Daha önce lomber disk hernisi nedeniyle cerrahi geçirmiş 50
hasta aynı seviye ve taraftan nükse bağlı tekrar opere edildi. Bu çalışmaya dahil edilme
kriterleri: 1) primer lomber disk cerrahisinden en az 6 aylık bir rahatlama süresi; 2) en az 6 hafta
konzervatif tedaviye yanıt vermeyen rekürren diske bağlı ağrı; 3) Lumbosakral bölgenin
magnetik rezonans (MRI) incelemesinde nüks diskin aynı seviye ve aynı tarafta olduğunun
gösterilmesidir. Çalışma dışında bırakılma kriterleri olarak; multisegment spinal kanal stenozisi,
spinal deformite, spondilolistezis, komşu segment hastalığı , dinamik spinal grafilerde instabilite
tesbiti, MRI da disk yerine granülasyon dokusunun varlığı ve gerçek nüks disk olmama olarak
belirlendi. Çalışma yaş ortalaması 40,62 olan 28 kadın (%56) ve 22 erkekten (%44)
oluşmaktadır. Tüm hastaların nörolojik muayeneleri yapıldı ve X-rays grafileri, bilgisayarlı
tomografileri ve MRI ları çekildi. Klinik semptom ve belirtiler direk soru yoluyla ve bel ağrısı
sendromu için Japanese Orthopedic Association’s evaluation system (JOA score) incelenerek
değerlendirildi. Tablo 1
Hastalar cerrahi prosedüre göre 3 gruba ayrıldı. Grup OD sadece diskektomi ve lami nektomi
yapılan
16
hastadan,
grup
DSTFO
diskektomi
ve
laminektomiyle
beraber
posterior
transpediküler vida sistemi ve füzyon yapılan 16 hastadan ve grup DDS diskektomi ve
laminektomiyle beraber transpediküler vida sistemi ve dinamik rod yerleştirilen 17 ha stadan
oluşturuldu.
Grup OD için tüm medikasyon ve genel anestezi sonrası tüm hastalar venöz göllenmeyi azaltmak
ve karın basıncını düşürmek için altlarına rulo şeklinde pedler yerleştirilerek prone pozisyonuna
getirildi. Tüm revizyon cerrahileri ilk ameliyatın yapıldığı taraftan ve seviyeden yapıldı.
Anatomik yapı uygun planda açıldıktan sonra önceki laminektomi bölgesinde gelişen skar
dokusu kalan laminadan ayırtıltı. Normal epidural alana ulaşıldıktan sonra kalan lamina çıkarıldı
ve epidural skar dokusu mümkün olduğu kadar eksize edildi. Diseke edilerek lateralden sinir
rootuna ulaşıldı. Root nazikçe mediale doğru mobilize edildi ve disk fragmanına ulaşıldı. Sinir
rootunun ekstrude disk fragmanına ve ligamentöz yapılara yapışık olduğu durumlarda keskin
diseksiyon yapıldı. Ekstrude fragman çıkarıldıktan sonra disk mesafesi boşaltıldı.
Grup DSTFO için cerrahini başlangıç aşaması grup OD ile aynıydı. Laminektomi sonrası sinir
rootunun diseksiyonu öncesinde pedikül görününceye kadar fasetektomi yapıldı. Bu y aklaşım
nöral dokuyu aşırı ekarte etmeden fragmante disk ve roota ulaşımı kolaylaştırdı. Fragmante disk
eksize edilip diskektomi yapıldıktan sonra transpediküler vidalar yerleştirildi ve posterio -lateral
füzyon uygulandı.
Grup DDS için cerrahinin başlangıç kısmı aynı şekilde yürütüldü. Laminektomi sonrası sinir
rootunun diseksiyonu öncesinde pedikül görülünceye kadar tek taraflı fasetektomi yapıldı.
Fragmente disk eksize edilip diskektomi yapıldıktan sonra transpediküler vidalar yerleştirildi.
Füzyon uygulanmadan dinamik rotlar yerleştirildi. Tüm gruplarda cerrahi işlem bittikten sonra
cerrahi alana dren yerleştirildi ve katlar uygun anatomik pozisyonda kapatıldı.
Tüm hastalara perioperatif cerrahi profilaksi uygulandı. Postoperatif ertesi gün hastalar
yürütüldü ve 2 ay boyunca lomber korse kullandırıldı . Hastalar belirli aralıklarla en az 2 yıl
izlendi. Klinik semptom ve bulgular postoperatif olarak JOA skoru kullanılarak değerlendirildi.
Cerrahi sonrası sonuçlar Hirabayashi et al. nın tanımladığı iyileşme oranına göre değerlendirildi.
Cerrahi sonrası tüm sonuçlar değerlendirildi. Gruplar arası preoperatif semptomlar ve
postoperatif sonuçlardaki farklılıklar istatistiksel olarak analiz edildi. İstatiksel analiz SPSS 16.0
for Windows statistic software kullanılarak uygulandı. İstatiksel anlam p değerinin 0,05 den az
olmasıyla kurgulandı.